25 Aralık 2014 Perşembe

Eğer para sorun olmasaydı?

İngiliz yazar ve filozof Alan Watts'ın bir konuşmasına denk geldim bugün." Eğer para sorun olmasaydı" diye soruyor ve bazı cevaplar veriyor. 


Orjinali:

Türkçesi:




Dinledikten sonra şöyle düşündüm;  iyi diyorsun Alan Watts ama herkesin parayı dert etmeden istediği hayatı sürdürebileceği koşullar var mı? Para sorun yani. Fakat paranın sorun olmasını bir yana koyup şunları sorabiliriz : parayı ihtiyacımız olmayan şeyleri satın almaya harcamasaydık ne kadar paraya ihtiyacımız olurdu? Daha fazlasını kazanmak için harcadığımız zaman bize kalsaydı onunla nasıl bir yaşam sürerdik? Sadece ihtiyacımız olanı aldığımızda kalan parayla neler yapabilirdik? Yorumları bekliyorum

23 Aralık 2014 Salı

Güzel bir gün alışverişsiz kutlanmaz mı?




Malumunuz ki özel gün kutlamaları artık alışveriş festivaline dönüştü. Özel günlerde hediye almak samimi duygularla yapılması gereken birşey; reklamların baskısıyla, alışveriş güzellemeleriyle zorunluluktan alınan şeylerin ise pek bir değeri yok.Yılbaşında hediye alışverişinin yanı sıra bir de süslemeler giriyor işin içine. Bunu da biraz anlıyorum aslında Kuzey Avrupa ülkelerinde özellikle noel yılbaşı kutlamaları olmasaydı nasıl geçecekti bütün kış? Biz de bu süsleme işini bir yerden yakaladık ülke olarak. Sokaklarda, evlerde, mağzalarda bir şenlik. bir alma verme, bir çoşku, bir yeme içme. Yılbaşı gecesi benim için çok özel bir gece değil bunun nedenlerini burada sayıp dökmeyeyim ama itiraf edeyim ki ışıklar süsülemeler görmek benim de hoşuma gidiyor. Şimdi size yeni yılda evinizi süslemeyin kimseye de hediye vermeyin demiyorum ama diyorum ki tüketim çılgınlığına düşmeyin, atkı örün, kurabiye yapın, çiçek dikin verin.

Ecnebi memleketlerde yeniyıl alışverişine karşı bir kampanya başlamış, bu da web sitesi

Bu almama işine yeniyıl öncesi girmişken ben de evde satın almadan yeni yıl havası oluşturup paylaşayım dedim. Bu havayı nasıl oluşturuyoruz efendim: yolda, parkta bahçede ne bulduysak toplayıp evdeki tabak ve bardakların içine koyarak. Bocuk, kumaş, takı, kağıt gibi malzemeleri ipe dizerek.










Bir kaç örnek de pinterestte buldum



 Herkese daha az tüketim daha çok üretim ve paylaşımlı bir yıl diliyorum.



20 Aralık 2014 Cumartesi

Ne almadım? 11-20 Aralık


İnanın almadıkça almayasım geliyor fakat  bu hafta bunu zorlayan bir durum oldu; seyahate çıktım.

Gittiğim yerden hatıra ya da hediye almayı tatilin bir parçası sandığımdan  zamanımın bir kısmını buna ayırırdım. Konya’da da çarşı pazar dolaştık arkadaşlarımla. Hiç bir şey almayacaksan dolaşmanın zevki de biraz azalıyor ama böylece dükkanlardansa çevreye dikkat ediyorsun, binaları insanları izliyorsun yani mal yerine deneyim ediniyorsun.

Konya’da alışveriş yapsam kesin alacağım şeylerden biri renkli çiçekli şallardı. Arkadaşlarım aldı, fiyatları da uygundu. Bir de belki alırdım diyebileceğim Mevlanalı termos bardak vardı . Bunlar şu anda almak istediklerim ama eğer alışverişe yeminli olmasam ıvır zıvır herşeyi alasım gelirdi kesin. 



Bu durumda hiç bir hatıra olmadan Konya'dan döndüm sanılmasın yaşadıklarımın yanında bir de yemek yediğimiz restorantın hediye olarak verdiği anahtarlığı getirdim yanımda.








15 Aralık 2014 Pazartesi

Yeniyıl takas etkinliği








Satın almaya alternatif yeni yıl takas etkinliğini bizim evde dün gerçekleştirdik. Ev koşulları nedeniyle bu sefer katılımı kısıtlı tutup olayı kadınlar gününe çevirdiysek de fena olmadı. İlla takas yapmak için çok büyük gruplara gerek yok, biz yaklaşık 12 kişi sıkıldığımız, üstümüze artık olmayan, elimizde fazladan olan giysi, ayakkabı, takı, kitap, kozmetik her türlü eşyayı değiştokuş ettik. İçimizde var olan yeni bir şeye sahip olma isteğini böyle bastırırken, ne para harcadık, ne piyasayı besledik ne de dünyanın kaynaklarını tükettik.



Her ne kadar ihtiyacım olmayan şeyleri almayayım dediysem de birkaç gereksiz parça aldığımı da itiraf etmeliyim.

Alınmayanları geçen sefer yaptığımız gibi ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için ayırdık. Böylece bir taşla üç kuş vurduk; evdeki fazlalıklar gitti, ihtiyaç sabipleri nasiplendi, biz nasiplendik.

13 Aralık 2014 Cumartesi

Deodorant meselesi

Bir süredir en çok uzak durmak istediğim ürünler deodorant ve roll-on. İçlerinde bulunan parabenin ve alüminyumun göğüs kanseri ve alzheimera neden olduğuna dair araştırmalar varmış. Şu yaşıma kadar o kadar kullandım ki artık olan olmuştur demeyip farklı alternatif arayışlarına girdim. İki ihtimal çıktı karşıma, birincisi alüminyum klorid içermeyen kristalaler. Kokusuz, leke yapmayan, anti alerjik  ve doğal oldukları söyleniyor. Bu konulara benim kadar kafa yoran bir arkadaşım bu kristallerden aldığını fakat rahat kullanamadığını söyleyip elindeki kristali bana verdi. Daha bugün kullanmaya başladığımdan etkisi hakkında birşey söyleyemiyorum.




Diğer alternatif ise çeşitli doğal ürünlerden kendi deodorantımızı yapmak. Ben kristalimi bitene kadar kullanacağım ama siz eğer kendi deodorantınız yapmak istiyorsanız birçok doğal deodorant tarifini bu linkte bulabilirsiniz. Eğer yapıp kullanan olursa yorumlarını paylaşsın lütfen.

11 Aralık 2014 Perşembe

Ne almadım? 1-11 Aralık

Hem kendimi hem blogu takip edenleri motive etmek için her hafta ne almak isteyip de almadığımın listesini yapmaya karar verdim. Ya da doğrusu şöyle diyeyim; bu sürece girmesem neleri alırdımın listesi. Şu an gerçekten hiç bir şey alasım yok, o nedenle bu listedekileri almamak benim için gerçek bir nefis mücadelesi olmadı ama aklımdan geçirdim diyelim. Buyrun almayıp da pişman olmadıklarım şunlar:


1-Kokina:Yeni yıldan dolayı her yerde satılıyor şu aralar. Bana çocukluğumu hatırlatıyor, eve bir sıcaklık veriyor diye yılın bu zamanı almak istiyorum. Almadım da ne kaybettim; hiç birşey. Ev çiçek dolu zaten.













2-İletişim yayınlarının 2015 edebiyat takvimi. Asacak duvar yok, hevesim geçince sayfalara bakmaz olacaktım.














3-Mac'den koyu kırmızı ruj. Bir sürü rujum var. Kırmızı ve moru karıştırıp yakın bir ton yapabilirim.




4- Hindistançevizi yağı. Sırf hevesten almak aklıma geliyor. Bir sürü faydası varmış tamam da çok pahalı. Ayrıca evde  hindistancevizi yağının yerine kullanacağım bir sürü şey var.



Velhasılı kelam sevgili millet, bunları almayarak kazanan ben oldum. Siz de almayın kazanın :)



9 Aralık 2014 Salı

Hayatınızdaki tüketiciliğe meydan okumanın 9 yolu





Alış-veriş yapmadan geçirdiğim sekiz günü geride bıraktığım şu süreçte daha önce de yazdığım gibi birçok konuda gözüm açıldı ve sürekli araştırır oldum. Benim gittiğim yoldan gitmiş, maddeyle bağlarını koparmış, daha zorlu mücadeleler vermiş insanlar olduğunu gördüm. Amerika'da ve Avrupa'da ekonomik krizden sonra bir çok insanın ekolojik, psikolojik ve ekonomik sebeplerle satın almayı ve tüketmeyi azaltması ve daha sade bir hayat yaşaması trent halini almış meğer. Bu insaların bir çoğu da benim gibi blog yapıp yaşadıklarını, düşündüklerini diğerleriyle paylaşmışlar. Bunlardan biri Joshua Becker,  http://www.becomingminimalist.com adresinde kendi sürecini ve kararının altında yatan nedenleri anlatıyor. Bu sitede okuduğum "Hayatınızda tüketiciliğe meydan okumanın 9 yolu" başlıklı yazı bana satın almama konusunda yeni perspektifler kazandırdı.  Yazıyı İngilizce olarak bu linkte bulabilirsiniz. Türkçe kısa özetini de ben yapayım:

1- Hayatınızı yeniden gözden geçirin, sizin için gerçekten önemli olan şeylere vaktiniz, paranız, enerjiniz var mı, yoksa bunları önemsiz şeylere mi çarçur ediyorsunuz ?

2- İnsanları taklit etmeyin, kendiniz olun.Kimsenin hayat tarzına sahip olmanız, onların aldıklarını almanız gerekmiyor. Herkesin kendine özel bir yaşam tarzı var, siz kendinizinkini oluşturun.

3- Alışveriş alışkanlıklarınızdaki zaaflar neler? Ne hissederek alışveriş yapıyorsunuz, bağımlısı olduğunuz ürünler var mı?

4- Hangi motivasyonla alıyorsunuz? Reklamlar ürünün kendisinden çok macera, eğlence, seks, itibar, memnuniyet gibi şeyler vadediyor, sizinki hangisi?

5- Sizin hayata yaptığınız katkıları düşünün. Harcayan değil katkı yapan, ekleyen yönünüzü düşünün. Bu dünyadaki rolünüzü gerçekleştirmenizde faydalı olacak şeyleri alın, gerisi gereksiz.

6- Bir ürün alınca ona ödediğiniz tek şey para değil; zaman, dikkat, enerji. Bunları göz önünde bulundurun.

7- Limitlerinizi test edin, ne kadar zaman alışverişten uzak durabilirsiniz, kaç ay AVM'ye girmeden yapabilirsiniz?

8-Alışveriş yerine sizi mutlu eden başka şeyleri koyun.

4 Aralık 2014 Perşembe

Gün 4





4.gün ititbariyle henüz yeni hiç birşeye ihtiyacım olmadı, nefsimi sınayan tek şey  İletişim yayınları'nın çıkardığı 2015 edebiyat takvimi oldu. Ona da sınamak denmez; bu işe kalkışmasam almaya heveslenirdim diyelim.

Zaten bu kadar kısa zamanda beni zorlayacak birşey beklemiyor, hayat aynı şekilde akacak sanıyordum fakat bu karar başka minik değişiklikleri de getirdi. Şöyle ki: daha az çöp çıkartmaya çalışmak, tuvalet kağıdı, peçete gibi şeyleri dikkatli kullanmak, plastik kullanımı konusunda daha duyarlı olmak, işe gidip gelirken vaktim olursa yürümek, evde yemek yapıp işe getirmek, paketli gıda almaktan kaçınmak gibi. Boğaziçi Üniversitesi'nde BuKoop diye bir kooperatif oluşumu var mesela, gıdayı üreticiden tüketiciye aracısız ulaştırıyorlar. Uzun zamandır biliyorum ama bu haftaya kadar uğramamıştım.

Bu daha başlangıç bir süre sonra daha önce aklıma gelmeyen ya da dikkat etmediğim birçok şey hayatıma gireceğini umuyorum.

Bu arada vurgulamayı unuttuğum birşey var, birşey satın almayacak olmam hizmet satın almamak anlamına gelmiyor. Mesela terziye kendi yapamadığım tadilatları yaptırabilirm ya da ayakkabı tamircisine. Kuaföre pek ihtiyacım olmaz ama gitme hakkını bir kenarda tutmak istiyorum. Mart'da bitacek yoga üyeliğim var duruma göre onu uzatabilirirm, bir de erbane kursuna gidiyorum onu da sürdüreceğim. Seyahat meselesi var; sinema, tiyatro, konser, festival biletleri var. Bunlar kendimden esirgemeyeceğim ama yaparken sürdürülebilir, ekolojik, geri dönüştürülebilir, lokal, alışverişsiz tamamlamaya çalışacağım süreçler olacak.

2 Aralık 2014 Salı

Ayıklama etkinlikleri- 1

Mülkiyet-doyum-mutluluk diye bir formül yok. Sahip olduğun mallar arttıkça doyumsuz oluyorsun, doyumsuzlaştıkça da mutsuz oluyorsun. O nedenle satın alın mutlu olun vaadi bir süre sonra çuvallıyor. Mülkiyet mutsuzluktur!

Bence fiziksel alan ne kadar ferah, sade ve net olursa, ister enerjimiz deyin ister kafamız ne derseniz artık o temizleniyor. Bu düşünceyle bu akşam kenar köşe ne var ne yok bir ortaya çıkarıp atılacakları atayım satılacakları satayım dedim. Henüz operasyonu tamamlayamadım ama yine de iki grup oluştu

1- Tamir edilip kullanılacaklar; bir dikiş, iki düğme darbesiyle giyilmeye hazır topluluk. Eskiden yamamak gibi laflar duyardık, duymaz mıydık? Ayakkabıları da gözden geçirip geçende namını duyduğum Arnavutköy'deki ayakkabı tamircisine götürmek üzere ayırmalı.






2- Verilecekler; ki kendileri takas pazarında takas edilebilir, ihtiyaç sahibine gidebilir ya da insan evladı giyemeyeceği için atılabilir ( atmadan değerlendirmek mümkün mü acaba?)




Dediğim gibi henüz arınma operasyonu bitmedi. Evin kenar köşesi iyice bir elden geçtikten sonra bir takas pazarı mı patlatsak. Nisan'da yapmıştık yaz dönemi için şimdi de yeniyıl öncesi alternatifbir  alma-verme etkinliği olur mu? Olur.





Hayrolsun Sabah Niyetine



Alışverişsiz günümün ilk gecesinde gördüğüm rüya şöyle:

Mangodan 5 tane elbise almışım ama hepsi birbirine çok benziyor. Uzun, bol, bebe yakalı ve dantel kollu. Elbiseleri giyiyorum hiç biri yakışmıyor, kendimi çirkin ve şişman hissediyorum. Sonradan farkediyorum ki elbiselerden bir tanesi 189 TL. Değiştirmeye karar veriyorum ama fişlerini bulamıyorum, onu ararken içim iyice daralıyor sonra rüya başka yöne gitti ama o elbiseyi ara ara görüyorum. Uyandığımda bir rahatlama geldi üstüme inanır mısınız?