27 Nisan 2015 Pazartesi

Bahar temizliği





Almadım'ın facebook sayfasında bir yazı paylaştım," 10 things to get rid of right now"- "Şimdi kurtulmanız gereken 10 şey". Love Aesthetics adlı bir blogda okuduğum bu yazının maddelerini kendi katkılarımı da ekleyip altta paylaştım. Yazıda Hollanda'daki Kingsday adlı milli günlerinde gelenekselleşmiş bir olaydan bahsediyor; evdeki fazlalıkları ayıklayıp kapı önüne çıkarıp satmak. Buna mütakiben de evde nelerden kurtulmalıyızın bir listesini yapmış. Bu tür yüklerden kurtulmanın en güzel zamanı bahar. Bakalım bahar temizliğiyle nelerden kurtulmalıymışız:



1- Televizyon-Demek ki  Hollanda'da da televizyon izlemek insanların çok zaman harcadıkları bir durum. ( ne diyeceğimi bilemedim; faliyet desem değil, eylem desem değil) Yazar demiş ki "dizileri, filmleri internetten izleyebilirsiniz, ben 5 yıldır kullanmıyorum ve reklamlar haricinde birşey kaçırmadım" . Katılıyorum kendisine, benim evimde televizyon var ama bilgisayarı bağlayıp dizi ve film izlemek için kullanıyorum böylece haberlere, tartışma progamlarına, yarışmalara maruz kalmıyorum. Resmen insanın gerçekliğini değiştiriyolar; sizin tuttuğunuz kız en iyi giyinmediyse ya da survivordaki takım galip gelmediyse dünyanın sonu geldi sanıyorsunuz.

2- Nevresim- İki nevresim yeter demiş, birin çıkarın diğrini takın. Adam haklı, sanırım bende  4 nevresim 2 tane de tek kişilik misafir nevresimi var, çok fazla.

3- Kitap- Bizde bir kitap fetişi var ki sormayın. Bir kere okunacak bir daha kimseye faydası olmayacak romanları kitaplıkta tutup bir de kimseye vermemek. Referans kitaplarına birşey söylemiyorum ya da çok beğendiğimiz romanlar olabilir, sonraki nesillere bırakmak istediğimiz şeyler vardır belki ama düşünün kaç kitap orada birdaha kapağı açılmamak üzere yatıyor.

4- Çanta-Şimdi bizde de yavaş yavaş çoğalıyor bez çantalar; mesela bizim veteriner taurus veteriner kliniği çok şahane bez çantalara koyup veriyor mamaları.Sanırım Hollanda'da çok fazla ki onlardan da kurtulun demiş.

5-Kablolar. Bizde bir çekmece dolusu kablo var, hangisi neyin kablosu şaşırdığımdan hepsini tutuyorum, ince uçlu nokia şarj dahil. Bir elden geçireyim bari.

6- Mutfak gereçleri. Bir sürü gereksiz bıçak, süzgeç, tirbişon vs. Bizde iki ev birleştiği için çok var herşeyden.

7- Birden çok olan şeyler; eşantiyon kalemler, taraklar, tırnak makasları

8- Kağıtlar- not kağıtları, kartvizitler, iki sayfası kullanılmış defterler, eski ders notları vs.

9- Güzellik ürünleri- Kendimden biliyorum evde yarım yarım 5 tane krem, hiç kullanmadığım göz kalemleri, 10'dan fazla bozulmaya yüz tutmuş oje. Bunların çoğu da kalitesiz, ucuz diye alınmış, kullanılmayacak şeyler. Herşeyden bir tane ve kaliteli edinmek lazım.

10- Son kullanma tarihi geçmiş mamuller.

25 Nisan 2015 Cumartesi

O mercan!


Almamamın ilk aylarında  "ne almadım" başlığıyla haftalık durum bildirimi yapıp, almak isteyip de alamadıklarımı yazıyordum fakat bir süre sonra birşey alma isteğim kalmadığından bunu yapmayı bırakmıştım. Dün şu son beş aydır beni en çok zorlayan almamayı yaşadım. Hem de hiç gerek duymadığım birşey için; mercan.
Kardeşimle iki günlüğüne Ayvalık'a gittik, orada bir tanıdığımızın duvarında küçük bir ağaca benzeyen bir mercanı gördüm ve vuruldum. Hemen hain planlar kurmaya başladım, ben kardeşime yemek ısmarlayacaktım o da bana karşılığında mercan alacaktı, yani böylece ben satın almış olmayacaktım! O gece etraftan gelen " bunun için mi bozacaksın", "seni deşifre ederiz" gibi tehdit ve kınamalar yüzünden bu fikirden vazgeçtim fakat ertesi gün uğradığımız bir dükkanda çok ucuza satıldığını görünce tekrar kıpraşmaya başladım. "Kesin alıcam tutmayın beni" derken kardeşim beni zar zor tuttu. Kendime şaşıryorum, kıyafet kozmetik, kırtasiye hiç birşeyde zorlanmıyorum da böyle saçmasapan şeylerde kendimi zor tutuyorum; sanırım o yüzden evim ıvır zıvır dolu. Kendim için önemli, duyan, okuyan için saçma almama sınavımı da böylece verdim.



İşte o mercan !

Mercan kadar önemli olmasa da başka ihtiyaçlarım da var: cep telefonumun pili bitti sanırım, şarj ediyorum bir saat sonra sıfırlanıyor. Şimdilik bu konuda birşey yapmayı düşünmüyorum, bakalım ne kadar dayanıcam. Bir de Siya adisi yatağıma işemeye kalktı, kendisinin iki yıl önce de birkaç kere gerçekleştirdiği bu eylemin tekrar olması ihtimaline karşı yatağıma koruyucu bir alez almam gerekiyor sanırım. Şimdilik odamın kapısını sürekli kapalı tutuyorum ve bu ihtiyacı 2015 aralık sonrasına erteliyorum.


13 Nisan 2015 Pazartesi

Hayalet Alışveriş Merkezleri



Geçen ay Ankara'ya gittim, aman Allah'ım! Şehir değil bilimkurgı filmlerindeki kurak gezegene kurulmuş yaşam alanı. Anladığım kadarıyla insanlar da sosyalleşmek için AVM'leri tercih ediyor. AVM lafını da zaten ilk Ankarada durmuştum yıllar önce. Ankaraya laf söylüyorum da İstanbul iyisi mi; Büyükdere caddesi üzerinde kaç AVM var bilmiyorum. Hissim o ki bu iş bir yerde patlayacak, çok iddialılar kalır ama diğerleri için o yer de pek uzak değil; arz talebin üstünde, heryede birbirinin aynı mağazalar, neyere kadar.
Bugün Amerikadaki alışveriş merkezleriyle ilgili bu hissimi doğrulayan sürreal fotoğraflarla dolu bir yazı okudum . 2010'dan beri 20'nin üzerinde alışveriş merkezi kapanmış yaklaşık 60 tanesi de kapanmak üzereymiş. Kapatılınca neye dönecek bunlar linkteki fotoğraflara bakıp anlayabilirsiniz. O kadar emeğe, kaynağa, paraya, doğadan tüketilenlere yazık!

http://www.fastcoexist.com/3042263/surreal-photos-of-abandoned-snow-filled-malls-show-the-death-of-an-era-in-america#6

6 Nisan 2015 Pazartesi

4 Ayın Ardından




1 Nisanda satın almadığım 4 ayı bitirdim. Baharın gelmesinden mi nedir, geçen ay alışveriş yapak istediğim günler oldu  ve her seferinde yapmıyor olmanın beni ne kadar mutlu ettiğini farkettim. Daha önce bahsettiğim arkadaşımdan alıp da zar zor kurdurduğum dolaba eşyalarımı yerleştirirken ne kadar gereksiz kıyafetim olduğunu tekrar gördüm, bazılarını vermek üzere ayırdım, bazılarını kullanmadığım halde vermeye kıyamadım yine.

Geçen hafta doğum günümdü, hediye almak isteyenler almadığımı bildikleri için ihtiyaçlarım doğrultusunda hediyeler almışlar; çorap, iç çamaşırı, organik şampuan, antialerjik rimel, beyaz ev boyası, hindistancevizi yağı gibi. Bunların yanı sıra birkaç tane de ihtiyacım olmayan ama beni mutlu eden hediye geldi. Hediyeleri kabul etmekte sakınca görmedim; eğer almıyor olsaydım evdeki yığınları çoğaltan, kullanmadığım hediyeler gelecekti. Sanırım artık 2 yıl birşey almasam ihtiyaç duymam.

Tasavvuf felsefesiyle ilgileniyorum biraz. Dünya malına önem vermemek, azla yetinmek, nefsle mücadele gibi konular sık sık vurgulanıyor tasavvuf edebiyatında. Kul Yusuftan bir deyiş karşıma çıktı geçenlerde onun bir parçasıyla kapatıyorum yazımı.

bir gün felek cana kıyar
bizi kaptan kaba koyar
eller atlas libas giyer
şükür bize aba düştü.