26 Mart 2015 Perşembe

Birşey aldım

Uzun zamandır bir cilt problemim var, bu hafta bu konuda uzman birine gittim ve bana bir ürün almamı tavsiye etti, tavsiye demeyelim de almam gerektiğini söyledi. Eczanede satılan dermokozmetik bir ürün. Kendi kendime çok mücadele verdim, acaba bir yıl bittikten sonra mı alsam diye ama bu soruna da biran önce çare bulmam gerekiyordu. O nedenle bugün eczaneye gidip ürünü satın aldım, hem de kullanmamaya karar verdiğim kredi kartımla. Şimdi de günah çıkartmak için buraya yazıyorum. Birileri beni teselli etsin lütfen

19 Mart 2015 Perşembe

Elveda Kredi Kartları




İlk kredi kartımı yıllar önce yurtdışına çıkarken kendimi güvende hissedeyim diye almıştım. Sonra maaşımın yattığı banka bir kart yolladı, sonra pegasus uçak bileti veriyor diye bir kart daha aldım, bir tane de arkadaşımın kullanması için aldım, derken 4 tane kredi kartım oldu. Birinin limiti bittikçe diğerini kullanıyordum, hepsinin limiti farklı farklıydı, az olanları daha az kullanıyordum. Derken cebimde para varmış gibi kredi kartı kullana kullana tüm borcunu ödeyemez hale geldim. Her ay sadece asgari limitleri ödeyebiliyordum. Bu bir süre böyle gitti. Aklım başıma gezi sonrası geldi, o sırada Garanti Bankası'na sinirimden bonus kartımı kapattım, diğer iki kartımın da borçlarını tamamen bitirip kapatmam bu hafta oldu.

Şu an tek kartım var, onun da borcu kalmadı. Bir geçiş sürecindeyim, kalan son kartımı yanımda taşımayıp kartsız bir hayata adım atıyorum. Onu henüz kapatmama nedenim yurtdışına yalnız gidersem yine garanti olarak yanıma almak olacak. Bakalım kartsız yaşama alışırsam onu da çöpe atabilrim. Şimdiden ferahlamış hissediyorum

17 Mart 2015 Salı

"Kitle öğretim silahı"






Arjantinli  çılgın sanatçı Raul Lemesoff , kendi elleriyle bir tank- gezici kütüphane yapıp, herkese bedava kitap dağıtıyor. Aracının adını "kitle öğretim silahı" koymuş.

Eğlenceli ve ilham verici videosu:


14 Mart 2015 Cumartesi

Herkesin zayıf düştüğü anlar olabilir değil mi?


Hani bahar gelmişti, neden hava bu kadar soğuk ve gri? Güneşli günlere, yeniliklere, kendimi mutlu hissettirecek para verip alacağım yeni bir motivasyona hasretim. Kokulu bir mum, evime sevimlilik katacak bir çiçek, yeni bir kitap, yeni kalemler, kremler, tokalar alasım var. Alışveriş merkezlerini hiç özlemedim ama dün Tahtakale'ye gittim, Şarkhan'a gidip Çin'de imal edilmiş ipe sapa gelmez dekoratif objeler, tüller, ipler, tahta sepetler alasım geldi. Bunların hepsi sahte mutluluklar biliyorum ama bünyem buna alışık sanırım. Çarşamba pazarına gidip kumaşlar alıp, arada çay molasında aldıklarımı tek tek çıkarıp bakasım var. Marpuççu Han'dan takı yapmak için boncuklar alasım var. Bugün Kadıköy'de Mesut Güneş'e uğradım, oradaki çinko kupalardan alıp kah kahve içesim kah kaktüs dikesim var. Bugün ayaklarım yağmurdan sırılsıklam oldu, bir çorap alıp giyeydim ya; sanki bir liraya çorap alıp giysem kim bilecek ama kendimi oruç bozan insan gibi hissedecektim, velhasıl almadım. Neredeyse dört ay olacak ilk depresif alışveriş isteği atağımı geçiriyorum sanırım. Bunu atlatacağım ve atlattığımda yenilip almadığım için  mutlu olacağım.

11 Mart 2015 Çarşamba

Alışverişli bir rüya daha


Rüyamda Beşiktaştaki t-shopta kasanın önündeyim, ikili paketlerde rujlar varmış onlardan satın almışım. Kasadaki kız ürünü okutuyor fiyatı söylüyor. O sırada satın almadığım aklıma geliyor, panik oluyorum, nasıl yaptım bu işi diyorum ve  almaktan vazgeçiyorum. Vazgeçemezsiniz bir kere okuttuk diyorlar, ben de bu ciddi bir iş bir sene boyunca hiçbirşey satın alamam diyorum. Kızlar beni ciddiye almıyor, o sırada aklımdan geçenler; rujları yiyecek birşeyle mi değiştirsem, ya da gizlice alsam da kimseye söylemesem mi? İşin içinden çıkamıyorum.

9 Mart 2015 Pazartesi

Şemsiye

 https://33.media.tumblr.com/3b7c9f20de957880c5705e3903f6740a/tumblr_n2j0eaTRGs1rvgds2o9_250.gif




Bugün  facebook'da  Fikir Sahibi Damaklar'ın sayfasında okuduğum bir yazıyı kopyalıyorum buraya, Şemsiye diyip geçmeyelim.

Tayfun Özkaya'nın kaleminden: Şemsiye tamiri ve tüketim toplumu

Şemsiye tamiri ile ekoloji ve sömürü arasında ilgi var mı sizce? Bence var. Artık şemsiye tamir ettirenler azaldı. Tamir ücreti 5–6 TL. Hâlbuki 5 TL’ye Çin malı şemsiye var. Tabii bunlar en fazla bir iki yağmur dayanabiliyor. Biraz daha iyileri de fazla dayanmıyor. Öte yandan kaliteli bir şemsiye tamirlerle 30 yıl bile dayanıyor. Bazıları yılda birkaç şemsiye almayı daha kârlı buluyor.

Bu iki davranış ne gibi sonuçlar doğuruyor. Kaliteli bir şemsiyeyi 10 yıl kullanan bir kişiye karşılık diğerleri bu süre içinde on, bazen yirmi şemsiye kullanıyor. Çoğu Çin’de üretilen bu şemsiyeler nasıl bu kadar ucuz olabiliyor? Bunun nedeni iki konuda sömürüye yol açması.

Birincisi çevreyi sömürme. Bu ürünler için çelik vb. maddeler ve enerji üretilirken ve kullanılırken çevreye hiç dikkat edilmiyor. Bu kullan at sistemi nedeniyle en az on misli malzeme ve enerji kullanmak gerekiyor. Bu da küresel ısınmayı arttırıyor. İkinci sömürü alanı ise emek. Çalışan işçilere çok düşük ücret ödeniyor.

Diğer yandan bu şemsiyelerin taşınması için de daha fazla yakıt kullanılıyor. Şemsiye tamir ettirmediğinizde bu konunun ustaları küçük dükkânlarını kapatıyorlar. Bunların gelir kaybı da önemli. Ülke olarak şemsiyeler için yurt dışına ödediğimiz döviz de artıyor.

Aslında bu kullan at sistemini destekleyen başka gelişmeler de var. Sitelerde dikkat ederseniz sadece büyük alış veriş merkezleri oluyor ve küçük dükkânların bu sitelerde oluşması daha tasarım aşamasında engelleniyor. Şemsiye tamircileri bu merkezlerde dükkân kiralayamayacağına göre tamirci bulmak zorlaşıyor.

Aslında kaliteli bir şemsiye alıp epeyce bir süre kullanmak -sık sık şemsiye kaybetmiyorsanız- daha ekonomik. Dahası kalitesiz şemsiyelerle yağmurda ıslanmak riski de hayli fazla.

Tüketim toplumu sürekli, insanlardan daha fazla tüketim yapmalarını istiyor. Bu planlanmış bir şey. 2. Dünya Savaşından sonra ABD Başkanı Eisenhower’in bir danışmanı “tüketim maddelerinin artan bir hızla tüketilmesi, yenilerinin alınması ve çöpe atılmasına ihtiyacımız vardır” demiş. Bu amaçla reklamlarla insanlarda satın alma istekleri teşvik ediliyor. ABD’de her hangi bir insan günde 3000 reklam mesajı alıyormuş. Tüketimi sağlama almak için planlamış bir şekilde ürünlerin çabuk eskiyecek veya değiştirilecek şekilde üretilmeleri gerektiği de ileri sürülmüş. Brooks Stevens adlı bir endüstri tasarımcısı planlanmış işe yaramamadiyebileceğimiz bu kavramı “tüketicide daha yeni ve daha iyi bir şeyi, gerektiğinden daha önce satın alma arzusu yaratmaktır” şeklinde tanımlamış. (Vance Packart, The Waste Makers, 1960)

Dikkat ederseniz dayanıklı tüketim malları artık çok çabuk eskiyor. Sık sık şemsiye değiştirenler kaliteli bir şemsiyeyi yıllarca kullanana göre daha fazla çöpe katkıda bulunduğu açıktır. Hatta bunlar şemsiyeyi bozulduğu noktada hemen sokağa fırlatıyorlar.

Bireysel olarak yapacaklarımız var bence. Kaliteli bir şemsiye alalım ve tamircilerin dükkânlarını öğrenelim. Türk standartlar Enstitüsünün şemsiyelerde kalite açısından bir temel çizgi çekmesi de yerinde olur, ama yapacaklarını sanmam. Bunların köklü bir şekilde gerçekleşmesi için doğa ve çalışanı sömürmeye son veren bir sistemin uygulanması gerektiği açık. Şemsiye deyip geçmeyin, orada bütün sorunları buluyoruz.       

Tayfun Özkaya 
29.12.2012

Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Bölümü

7 Mart 2015 Cumartesi

Kısa bir gaz yazısı


İnsanoğlunun kurabileceği en yanlış sistemde yaşadığımızı düşünüyorum. Hiç birşey insan ihtiyacına göre değil. Mesela insanların çalıştıkları meslekleri düşünüyorum, ömürlerini geçirdikleri işleri, gerçeklikle hiçbir bağı olmayan işler. Bir yaşamımız var ve onu böyle geçirmemeliyiz diyorum sürekli kendime ama bu düzenin içinden çıkmak ne kadar da zor. Bir işin, başının üstünde bir çatı, bir ailen olmayınca güvende olmayacağını düşünüyorsun. Bir yaşa geliyorsun henüz bir birikimin yok, bir evin araban olmamış, evlenmemişsin; birçok insan için korkunç bir hayat. Eğer bunlara inanmıyorsan yapayalnız hissediyorsun kendini, tercihlerini sorgulamaya itiyor seni herkes.

Neden almadığımı anlamayan bir sürü insanla karşılaşıyorum, anlatıyorum karşımdakinin bakışları boş. Şahit oluyorum biri vejetaryen olduğunu söylediğinde “neden”, ya da “et ye yaa, iyidir” , işten ayrılacağım “nasıl para kazanacaksın”, elimdeki parayla gezmek istiyorsun” paranı biriktir lazım olur”, ekolojik yaşamak istiyorsun, kınayan bakışlar. Acaba insanlar kendileri bir şeylere cesaret edemeyince başkasının yapmasını da mı istemiyor, beraber batalım mı istiyorlar, bu bir savunma mekanizması mı? Bunları yazıyorum diye sanılmasın ki ben de çok alternatif bir hayat yaşıyorum ama yapılanları izliyorum, yapanları takdir ediyorum ve elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Sözü getireceğim asıl nokta şuydu; yukarıda bahsettiğim insanların yanı sıra “almadım” a başladıktan sonra tanıdığım tanımadığım birçok insandan destek de buldum. Hiç ummadığım kişiler kendilerinin de almayı azalttıklarını söylediler, bir sürü destek maili aldım ve aslında eğer birazcık olanı biteni sorguluyorsak aklın yolunu bir olduğunu, yalnız olmadığımızı gördüm. Yapmamız gereken neye inanıyorsak orada direnmek ve kendimizi anlatmaya çalışmak. Dünyayı direnen insanlar kurtarıyor.

4 Mart 2015 Çarşamba

Gözünü eşya hırsı bürümek (ya da Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmak)

Evle ilgili en sevdiğim şeylerden biri de bütün eşyalarımın oradan buradan toplama olması. Sanırım evde satın aldığım bir gardırop ve bir kitaplık var. Bu gardıroplar da iki farklı renk öğrenci tipi oldukları için de kendilerinden  kurtulmak en büyük arzumdu. Derken bir arkadaşımın taşınırken eski gardırobunu evde bırakacağını duydum ve hemen harekete geçtim.  Beyaz renk, aynalı, raylı kapak, çok büyük değil ama yüksek bir dolap; tam istediğim gibi. Gardırobun yanı sıra birkaç eşya daha vardı, bir kamyonet tutup almaya gittim bugün. Adamlar demesin mi bu dolabı sökemeyiz. Tamam dedim mecburen diğer eşyaları alıp eve geldik ama aklım dolapta. Tam çıkacakken dediler ki, bir marangoz bulalım 150 TL ye söker getirir takarız. Gözümü mal hırsı bürüdü ya atladım hemen. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, adamlar akşamın on buçuğunda gardırop parçalarıyla geldiler ve kendisini kuramadılar. Evin tavanı daha alçakmış, zaten sökerken de çok zorlanmışlar bişeyler, bişeyler. Bence tam olurdu eve ama adamlara da iddia edemedim. Bir marangoz bulup kestirmeliymişim. Adamlar konuştukça sinir beni boğdu. Bendeki dolaplardan birini de arabaya yüklemişlerdi o sırada akıl edemediğimden o da gitti.
Şu an karşımda heyyula gibi gardırop parçaları dururken bu yazıyı yazıyorum. Bu olaydan aldığım ders mal peşinde koşmamak olsun, onu idrak ettim de ben, şimdi nereden bulunacak o marangoz?

3 Mart 2015 Salı

3 ay bitti





Üçüncü ayı tamamladım. Bu son ay diğer aylardan farklı olarak elimdeki bazı kozmetik ürünler bitti. Dibinde az kalmış bir şampuan, az kalmış bir parfüm, yarım bir el kremi ve fondötenimi bitirdim, zaten elimde bu saydıklarımdan orada burada kalmış yedekler olduğu için şu an bir sıkıntı yok. Hoş burada tek sıkıntı yaratacak şey de şampuan olurdu sanırım. Saç yıkama sıklığımı azaltarak elimdeki bir kutu şampuanla 9 ay daha idare edeceğimi düşünüyorum.


Onun dışında arada alışveriş yapasım gelmiyor değil. Kıyafete hiç aklım kaymıyor ama mesela duvar boyası alıp odamı boyayasım geliyor ya da bir kırtasiyeye girip kalem defter almak, kitapçıya girip dergi almak istiyorum. Bu kışın battaniye örme modasını da yakalayamadım yün, tığ vs alamamaktan. 

Üç ayda bütçemde bir değişim olmadı,  öyle bir niyetim de yoktu zaten. Bu üç ay boyunca Konya'ya ve Kars'a gittim, yoga üyeliği aldım ve her ay erbane kursu için para ödüyorum bu durumda para biriktiremiyorum ama paramı eşyaya vereceğime bana faydalı olan birşeyler öğrenmeye ve gezmeye veriyorum, bu beni daha çok mutlu ediyor.

Birşey almamakla beraber elimde var olanları da azaltmaya niyetli olduğum için kullanmadığım ürürnleri elden çıkarıp, yıpranmaya en yakın olanları sık sık giyip eskitmeye bakıyorum. Kutuların dibinde kalmış kremleri, sabunları kullanıp bitiriyorum.

Kitaplığımı gözden geçirdim, hayatta okumayacağım elime nerden geldiği belli olmayan kitaplar var. Onları ayıkladım, biryerlere vermek üzere ayırdım. Yine de çok eşyam var, önümüzdeki 9 ay yavaş yavaş onları azaltmak niyetim.

Sonuç olarak bu işe başladığım için kendimi çok iyi hissediyorum, elimdekilerin değerini biliyorum ve kendimi arınıyor hissediyorum.