4 Mart 2015 Çarşamba

Gözünü eşya hırsı bürümek (ya da Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmak)

Evle ilgili en sevdiğim şeylerden biri de bütün eşyalarımın oradan buradan toplama olması. Sanırım evde satın aldığım bir gardırop ve bir kitaplık var. Bu gardıroplar da iki farklı renk öğrenci tipi oldukları için de kendilerinden  kurtulmak en büyük arzumdu. Derken bir arkadaşımın taşınırken eski gardırobunu evde bırakacağını duydum ve hemen harekete geçtim.  Beyaz renk, aynalı, raylı kapak, çok büyük değil ama yüksek bir dolap; tam istediğim gibi. Gardırobun yanı sıra birkaç eşya daha vardı, bir kamyonet tutup almaya gittim bugün. Adamlar demesin mi bu dolabı sökemeyiz. Tamam dedim mecburen diğer eşyaları alıp eve geldik ama aklım dolapta. Tam çıkacakken dediler ki, bir marangoz bulalım 150 TL ye söker getirir takarız. Gözümü mal hırsı bürüdü ya atladım hemen. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, adamlar akşamın on buçuğunda gardırop parçalarıyla geldiler ve kendisini kuramadılar. Evin tavanı daha alçakmış, zaten sökerken de çok zorlanmışlar bişeyler, bişeyler. Bence tam olurdu eve ama adamlara da iddia edemedim. Bir marangoz bulup kestirmeliymişim. Adamlar konuştukça sinir beni boğdu. Bendeki dolaplardan birini de arabaya yüklemişlerdi o sırada akıl edemediğimden o da gitti.
Şu an karşımda heyyula gibi gardırop parçaları dururken bu yazıyı yazıyorum. Bu olaydan aldığım ders mal peşinde koşmamak olsun, onu idrak ettim de ben, şimdi nereden bulunacak o marangoz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder