1 Aralık 2014-1 Aralık
2015 arasında hiç bir şey satın almamaya karar verdim. Her ne kadar az para kazanıp kıt kanaat yaşasam da bu karara beni götüren
sebep kendi bütçemle ilgili değil daha çok dünyayı nasıl tükettiğimizi görmek ve
alışverişin arkasında yatan psikolojik tatminle ilgili.
Kendimi bazen alışveriş
yaparak mutlu olan bir insan olarak görüyorum; fakat sadece alırken ve ondan
sonraki birkaç saat içinde, sonrasında pişmanlık geliyor. Evim alıp da
kullanmadığım şeyler dolu ( dolu derken kendime göre dolu). Bunun sebebinin
mülkiyet arzusu olduğunu düşünüyorum, mülkiyet edinmek ise ölümlü olmakla başa
çıkmanın yolu sanırım.
Almayla ilgili psikolojik
süreçlerin yanı sıra son yıllarda dünyadaki üretim ve tüketimin artışı, binaya,
mala, reklama boğulmamızın da gözden kaçırılmayacak boyutta olması bu kararda
etken. Alışveriş merkezleri, pazarlar, Tahtakale, Merter saçma sapan formlar
alarak alıcılara sunulmuş yığınlarca plastik, kağıt, kumaş, metal, tahtayla
dolu. 3 ay sonra gitsen onların yerine yenilerinin geldiğini görürsün. Bunların
hepsi satılıyor mu, satılmayanlar nereye gidiyor, bunlar uzaydan mı geliyor? Bunlar
üretilirken dünyada birçok şey tüketiliyor. Çin ürettikçe bütün dünya
tüketiyoruz, etrafta flyerlar, poşetler, paket kağıtları, t-shirtler, plastik
çatal bıçaklar uçuşuyor.
Bütün bunlarla mücadele
etmek en azından dahil olmamak için bütüncül bir yaklaşım gerekiyor elbet. Ben
henüz bu noktaya varabilmiş biri değilim ama yavaş yavaş kendimi açarak,
birilerinden duyarak, düşünerek uyanabilirim sanıyorum. Ayrıca bir sürü sosyo-
politik, bilimsel, ekolojik bilgi ve yaklaşım varsa da ben pek bilmiyorum o
nedenle bunları yorumlayamayacağım, ancak copy-paste yapıp paylaşabilirim.
Bu yola baş koymadan önce
belli süreçler geçirdim. Kullanmadığım kıyafetleri ihtiyacı olanlara vermek,
çöpleri ayırmak, garagesale düzenleyip satmak, takas pazarı yapıp değiş tokuş
yapmak gibi. Şimdi düşününce evimdeki mobilyaların çoğunu da birilerinden aldım
ya da sokakta buldum. Fakat verdikçe almanın yolunun açıldığını da gördüm,
eşyan azaldıkça yenilerini almayı hak görüyorsun. Sen aldıkça 3. köprü
yapılıyor, HES ler yapılıyor, alışveriş merkezleri yapılıyor, almaya devam
ettikçe bunların yapılmasına itiraz etmen samimiyetsizleşiyor. Bunun için
almaman gerekiyor. Sahip oldukların azalınca hayatın çoğalıyor.
Umarım bu bir yıl boyunca
başka farkındalıklar geliştirir, birkaç insana örnek olur ve satın almamayı bir
yıla değil bütün hayatıma yayabilirim.
Merhaba!
YanıtlaSilSüpersonik Çok Bombastik yazınca görüp geldim, kendi kendime kıvranıyordum benzer hislerle.
2015 boyunca giyim-kuşam, ayakkabı, bijuteri falan cinsinden hiçbir şey almamaya karar vermiştim, 1 Ocak 2015'ten başlamak üzere. Şimdi başka hangi kalemleri sokabilirim işin içine diye düşünüyorum.
Öyle bir ses edip ben de varım demek istedim. Ankara'dan selamlar :)
Merhaba,
Silçok sevindim yol arkadaşlığınıza. Elimden geldiğince alışverişe karşı bulduğum alternatifleri burada paylaşacağım. Sizin de aklınıza gelen bir şey, duyduğunuz bir haber, okuduğunuz bir yazı vs olursa paylaşırsanız sevinirim.Kolay gelsin
Aynı tarihte bizde eşimle 1 yıl hiç kıyafet almayalım kararı verdik. Aferin sana seninki daha iddialı.
YanıtlaSilEşyalara, kıyafetlere, maddi ne varsa hepsine köle olduğumuz, bu uğurda da esas önemli olanları elimizden kaçırdığımız bir düzendeyiz. Bayıldım bu fikre. Takipteyim.
YanıtlaSilteşekkürler
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilİlham veriyorsunuz gerçekten.
YanıtlaSilteşekkürler
SilAcayip heveslendim bu yaşam tarzına. Zaten çok alan biri değilim. Benim için zor olmaz dye düşünüyorum. İlk sayfanızdan başladım okumaya
YanıtlaSilHenüz.
:). Süper bi akıma öncülük etmişsiniz. Harikasınız
Acayip heveslendim bu yaşam tarzına. Zaten çok alan biri değilim. Benim için zor olmaz dye düşünüyorum. İlk sayfanızdan başladım okumaya
YanıtlaSilHenüz.
:). Süper bi akıma öncülük etmişsiniz. Harikasınız